Saturday, October 28, 2006
nesçmastnik hk.
çok olmuş. komşunun (tahminen) modemine korsan saldırısı düzenlemeseydim daha da çok olacaktı sanırım. bir önceki yazıda anons ettiğim gibi, yeni seslenme mekanıma ulaştım ve ordan bildiriyorum artık. küfür ettiğim kadar var valla, hele sabahları bu semt halkının adına "tramway" dedikleri lünepark aracına öndekini ittire ittire girerken daha da hınçlanıyor, daha da kızıyor ve kızarıyorum. yine de dimağıma yaşattığı titreme hissiyatı için "çember litaş" durağına teşekkür etmeliyim, zira en büyük eğlencem her sabah uykulu uykulu "sünger bob ve çember litaş nasıl iyi bir ikili olurdu acaba" sorusunu düşünmek. bunları düşünüyorum ben artık. insan her mekana alışıyor tabi zamanla, ben de sarı bir Ivan bıyığı alıp üst kattaki rus komşularıma votka içmeye gitme ve Voronin formasını sırtıma geçirip alt katta oturan ukraynalıların 50 kişilik amdan götten ukrayna teknosu partilerine iştirak etme düşünceleriyle motive oluyorum. karşı pencere komşum olan hacı amcayı her sabah takma çember sakalımla selamlayıp, selametle komşu selametlee diyerek pencereden aşağı atlamak istiyorum. tek seferde adım çıksın istiyorum. "eeyy eskilerin öküz meydanı aksaraayyy, beni de öküzleştir ve özgürleştir ulaaann" diye bağıraraktan orta yerimden deri atmak ve tıssslayan bir bıyıklıya dönüşmek istiyorum. işi gücü herşeyi bırakıp burada bir kuru temizlemeci dükkanı açmak istiyorum , 15'de çocuk yapmak (hepsi erkek olcak). bir kadıköylüyü ne hale getirdiniz be..
Sunday, September 24, 2006
parasetamol
boğazlarım şişti. virüs nefrişatı adeta rus olup sıcak akciğerlerime inmeye çalışıyorlar. eğer indirmemeyi başarabilirsem virüs çarlığını yıkarak bağışıklık sistemi imparatorluğumu kuracağım, lakin kendime bakma konusunda 4 yaşındaki bebe fıtratında olduğum için bu iş zor gözüküyor. önümdeki iki haftayı hasta geçirmek nefis olacak. hem de taşınma arefesinde. arefe günü.
ayrıca artık kadıköy'den değil de ebemin amından bildiricem bundan sonra. umarım problem olmaz senin için değerli okuyucum.
ayrıca artık kadıköy'den değil de ebemin amından bildiricem bundan sonra. umarım problem olmaz senin için değerli okuyucum.
Tuesday, September 19, 2006
Sunday, September 10, 2006
gıda kodeksi hk.
birşey sorucam. bir şeftali 3 hafta yenmeden dolapta durup da küflenmez mi arkadaşım? nedir yani süpermen mi ıssırdı seni zamanında? taş gibi lan hala. yedim şimdi. benden haber çıkmazsa gıda mühendisleri odasını arayın.
Subscribe to:
Posts (Atom)