Wednesday, April 25, 2007

hayat çapını dik gören çevre tırı

Bakın bakın ne anlatıcam, bakın ne anlatıcam ! Süper bir film sahnesi anlatıyorum bakın iyi dinleyin. Şimdi otoyolda bir araba var tamam mı, önünde bir kaza olduğu için sol şeritte durmakta ve yol iki şerit. Arabada iki kişi var, biri arabayı kullanıyor, esas oğlansa o esnada co-pilot koltuğunda telefonla konuşuyor, kıl yün tüy bişeyler anlatıyor karşısındakine. Kamera esas oğlanın gözünden bakmaktayken bir anda dikiz aynasını görüyoruz biz ve irkiliyoruz. Arkadan koca bir tır yaldır yaldır geliyor, önüne çıkan bir arabaya yekten geçiriyor ve biz o esnada aynadan o arabanın üçlü salto atıp yere devrilişini seyrediyoruz. Bütün olan bitenler yavaş çekimde oluyor ama. O arabaya takla attırması tırı durdurmuyor, kahramanımızın bulunduğu arabaya doğru hızla gelmekte (Lan? diyor izleyenler). Şoför koltuğundaki kişi de dikiz aynasından durumu görmüş olacak ki, "yusuf yusuf" diye bağırarak ani bir hamleyle bir sağdaki şeride geçmeye çalışıyor (yusuf yusuf demesine gülüyor izleyenler bu esnada, kırılıyorlar). Heyhat! Şerit dolu. İzleyiciler "şimdi sıçtılar bak görürsün, bu sefer kurtulamayacak" derken (kahramandan bahsediyor), nasıl olduğunu pek anlayamayacağımız bir şekilde kendilerini sağ şeritteki arabaya teğet halde buluyorlar (yol 2 şerit değil miydi?, e film hilesi o zaman). Tır ise arabanın sol dikiz aynasını yalamak suretiyle götürerek ve sağa çevrilen direksiyonu ile acı frenine devam ederek öndeki gruba yanlamasına dalıyor. Bir gümbürtü, toz , duman.. Kahramanımız, hala elinde tuttuğu telefonda karşısında hala konuşmakta olan şahsa "aaa.." diye bir şaşırma ünlemiyle yanıt verdikten sonra telefonu kapatıyor, ve önce arkaya sonra da önüne bakıp gördüğü manzaraya ürpermeyle karışık şaşırıyor. Şaşırtıdan ağzı bir süre açık kalıyor (ağzının açık kalmasına seyirciler altlarına sıçacak kadar gülerek tepki veriyorlar). Sonra arabaları, içinde bulundukları realiteyi henüz çok fazla algılayamadan kaza mahallinden uzaklaşıyor ve otoyolda kayboluyor. (izleyiciler bir an duraksayıp, yine gülmeye başlıyorlar. gözlerde yaş)

Kamera, kaza mekanına kuş bakışı bir halde bakıyor. Durumun vehametini bize anlatma telaşı içinde, bunu farkediyoruz. Jenerik müziğiyle birlikte film bitiyor ve izleyiciler kahramanımızın yine çok ucuz kurtulduğuna sevinip bir sonraki bölümde başına gelecekleri merakla beklemeye başlıyorlar.

Bir sonraki bölümde İstiklal Caddesi'nde yürüyen kahramanımızın kafasına aniden düşen piyanonun altından nasıl sağ çıktığını seyredeceğiz (bu bölümde gülme efekti de kullanılacak).

No comments: